|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
(birine başka bir şey) vermek |
hit f.
|
|
I see that your Windows laptop was hit by the blue screen of death.
Windows yüklü laptopun mavi ekran verdi sanırım.
More Sentences
|
Phrasals |
|
2 |
Öbek Fiiller |
(başka bir şey) demek istemek |
mean (something) by (something) f.
|
|
Let me explain what I mean by that remark.
Bu sözle ne demek istediğimi açıklamama izin verin.
More Sentences
|
3 |
Öbek Fiiller |
(başka bir şey) kastetmek |
mean (something) by (something) f.
|
|
We also want the second pillar to be strengthened, but what, in the area of agriculture, is meant by this?
Biz de ikinci ayağın güçlendirilmesini istiyoruz, ancak tarım alanında bununla ne kastediliyor?
More Sentences
|
4 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için feda etmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) f.
|
|
In other words, the Chechens were sacrificed for Iraq.
Başka bir deyişle Çeçenler, Irak için feda edildi.
More Sentences
|
5 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için feda etmek |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) f.
|
|
They were sacrificed to ensure that the timetable for British entry was kept on track.
İngiltere'nin AB'ye giriş takviminin aksamaması için feda edilmişlerdir.
More Sentences
|
6 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başkası/başka bir şey) sanmak |
take (someone or something) for (something) f.
|
|
Tom is, on account of his accent, often taken for a Dutchman; he is in fact an Englishman.
Tom, aksanından dolayı genellikle Hollandalı sanılır; oysa aslında bir İngiliz'dir.
More Sentences
|
General |
|
7 |
Genel |
başka bir yere yerleştirilen kimse/şey |
transplant i.
|
|
8 |
Genel |
bir başka şeyden gelişerek büyüyen şey |
outgrowth i.
|
|
9 |
Genel |
başka bir şeyin yerine kullanılabilen şey |
substitute i.
|
|
10 |
Genel |
(çek defteri gibi) kopya olarak başka bir şeye karşılık gelen herhangi bir şey |
tally i.
|
|
11 |
Genel |
başka bir eylemden önce yapılan şey |
antefact i.
|
|
12 |
Genel |
uyumsuz gibi görünen başka bir unsurla bağlantılı olduğu düşünülen şey |
blood brother i.
|
|
13 |
Genel |
birinden başka birine karşılıksız olarak devredilen bir şey |
gift i.
|
|
14 |
Genel |
başka bir şey ile karıştırma |
confusion i.
|
|
15 |
Genel |
başka bir şeyle bağlantılı olan şey |
concomitance i.
|
|
|
16 |
Genel |
başka bir şeye çarpan şey |
percutient i.
|
|
17 |
Genel |
başka bir şeyi anlamak için bilinmesi gereken şey |
praecognita i.
|
|
18 |
Genel |
bir şey başka bir şeye uymak |
tally up with f.
|
|
19 |
Genel |
bir şey başka bir şeye bağlı olmak |
be conditioned by f.
|
|
20 |
Genel |
bir şey başka bir şeyden farksız olmaya başlamak |
shade into f.
|
|
21 |
Genel |
bir şey başka bir şeyin sonucunu etkilemek |
tilt the balance f.
|
|
22 |
Genel |
başka bir şey yaparak bir şeyi tamamlamak |
follow up f.
|
|
23 |
Genel |
bir şey başka bir şeyden farksız olmaya başlamak |
shade off into f.
|
|
24 |
Genel |
geliştirerek (başka bir şey) yapmak |
work up into f.
|
|
25 |
Genel |
bir şey mantıken (başka bir şeyi) gerektirmek |
presuppose f.
|
|
26 |
Genel |
bir şeyin yerine başka bir şey koymak |
replace f.
|
|
27 |
Genel |
meydana gelmek (bir olay/bir durum meydana geldikten sonra başka bir şey) |
supervene f.
|
|
28 |
Genel |
meydana gelmek (bir olay/bir durum sürerken başka bir şey) |
supervene f.
|
|
29 |
Genel |
bir şeyi başka bir şey sanmak |
mistake something for something else f.
|
|
30 |
Genel |
bir şeyi başka bir şey sanmak |
confuse one thing with another f.
|
|
31 |
Genel |
bir şeyi başka bir şey sanmak |
mix something up with something else f.
|
|
32 |
Genel |
bir şeye ek olarak başka bir şey daha yapmak/yaptıklarını çeşitlendirmek |
diversify from something into something else f.
|
|
33 |
Genel |
başka bir şey haline gelebilmek |
make f.
|
|
34 |
Genel |
(başka bir şey kadar) iyi performans gösterememek |
underperform f.
|
|
35 |
Genel |
başka bir şey tarafından meydana getirilmeyen |
noncontingent s.
|
|
|
36 |
Genel |
başka bir şey gibi gösterilmemiş |
undissembled s.
|
|
37 |
Genel |
-den başka bir şey |
nothing but ed.
|
|
38 |
Genel |
(bir şey, başka bir şeyin) arasından |
through ed.
|
|
Phrasals |
|
39 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi başka bir şey gibi sunmaya çalışmak |
play (something) off as (something else) f.
|
|
40 |
Öbek Fiiller |
başka bir şey olarak düşünmek/görmek/algılamak |
read (someone or something) as (someone or something) f.
|
|
41 |
Öbek Fiiller |
başka bir şey olduğunu sanmak |
read (someone or something) as (someone or something) f.
|
|
42 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle başka bir şey/iki şey) arasına düşmek |
fall between (two things) f.
|
|
43 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle başka bir şey/iki şey) arasına düşmek |
fall between (something and something else) f.
|
|
44 |
Öbek Fiiller |
(bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak |
get between f.
|
|
45 |
Öbek Fiiller |
(bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak |
get between (someone or something and someone or something else) f.
|
|
46 |
Öbek Fiiller |
(başka bir şey) demek istemek |
mean by something f.
|
|
47 |
Öbek Fiiller |
(başka bir şey) kastetmek |
mean by something f.
|
|
48 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi başka bir şey) olarak saymak |
construe (something) as (something) f.
|
|
49 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi başka bir şey olarak saymak |
construe something as something f.
|
|
50 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yaptıktan sonra başka bir şeye) geçmek |
continue by (doing something) f.
|
|
51 |
Öbek Fiiller |
bir şey yaptıktan sonra başka bir şeye geçmek |
continue by doing something f.
|
|
52 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi başka bir şey olarak) parçalamak |
crush (someone or something) to (something) f.
|
|
53 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi başka bir şey olarak) parçalamak |
crush (someone or something) into (something) f.
|
|
54 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi başka bir şey haline gelecek şekilde ezmek |
crush someone or something to something f.
|
|
55 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi başka bir şey ile uyuşturmak |
deaden something with something f.
|
|
56 |
Öbek Fiiller |
bir şeyin içine başka bir şey sokmak |
ram (something) down f.
|
|
57 |
Öbek Fiiller |
bir şeyin bittiği yere başka bir şey koymak/eklemek |
edge with (something) f.
|
|
58 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi başka biri veya bir şey olarak düşünmek |
envisage someone or something as someone or something f.
|
|
59 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi gözünde başka biri veya bir şey olarak canlandırmak |
envisage someone or something as someone or something f.
|
|
60 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi başka biri veya bir şey olarak hayal etmek |
envisage someone or something as someone or something f.
|
|
61 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi başka bir şey kullanarak yapmak |
fashion (something) out of (something else) f.
|
|
62 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi başka bir şey kullanarak tasarlamak/oluşturmak |
fashion (something) out of (something else) f.
|
|
63 |
Öbek Fiiller |
bir şeyden başka bir şey üretmek |
fashion (something) out of (something else) f.
|
|
64 |
Öbek Fiiller |
bir şeyden başka bir şey tasarlamak/geliştirmek |
fashion (something) out of (something else) f.
|
|
65 |
Öbek Fiiller |
bir şeyden başka bir şey yaratmak |
fashion (something) out of (something else) f.
|
|
66 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi başka bir şey haline getirmek |
fashion something out of something f.
|
|
67 |
Öbek Fiiller |
bir şeyden başka bir şey yapmak |
fashion something out of something f.
|
|
68 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi başka bir şey kullanarak yeniden yapmak |
reconstruct something from something f.
|
|
69 |
Öbek Fiiller |
ir şeyi başka bir şey kullanarak yeniden kurmak/inşa etmek |
reconstruct something from something f.
|
|
70 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi başka bir şey kullanarak onarmak/yenilemek |
reconstruct something from something f.
|
|
71 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi başka bir şey kullanarak yeniden düzenlemek |
reconstruct something from something f.
|
|
72 |
Öbek Fiiller |
bir şeyin yerini başka bir şey almak |
sub someone for (someone else) f.
|
|
73 |
Öbek Fiiller |
bir şeyin yerini başka bir şey almak |
sub something for something else f.
|
|
74 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) yerine (başka bir şey) kullanmaya/tüketmeye başlamak |
switch from (something) (to something else) f.
|
|
75 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) yerine başka bir şey vermek |
switch from (something) (to something else) f.
|
|
|
76 |
Öbek Fiiller |
bir şey yerine (başka bir şey) kullanmaya başlamak |
switch from something (to something else) f.
|
|
77 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bırakıp başka bir şey kullanmaya başlamak |
switch from something (to something else) f.
|
|
78 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi, başka bir şey/biri) gibi değerlendirmek/düşünmek |
treat (someone or something) as (someone or something else) f.
|
|
79 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye, başka biri/bir şey) gözüyle bakmak |
treat (someone or something) as (someone or something else) f.
|
|
80 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) olarak düşünmek |
treat (someone or something) as (someone or something else) f.
|
|
81 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi düşünmek |
treat (someone or something) as (someone or something else) f.
|
|
82 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) olarak görmek |
treat (someone or something) as (someone or something else) f.
|
|
83 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) saymak |
treat (someone or something) as (someone or something else) f.
|
|
84 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye, başka biri/bir şey) olarak davranmak |
treat (someone or something) as (someone or something else) f.
|
|
85 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi/olarak kabul etmek |
treat (someone or something) as (someone or something else) f.
|
|
86 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye, başka biri/bir şey) gibi yaklaşmak |
treat (someone or something) as (someone or something else) f.
|
|
87 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) olarak ele almak |
treat (someone or something) as (someone or something else) f.
|
|
88 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi, başka bir şey gibi değerlendirmek/düşünmek |
treat someone or something as something f.
|
|
89 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye, başka bir şey olarak davranmak |
treat someone or something as something f.
|
|
90 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye, başka bir şey gibi yaklaşmak |
treat someone or something as something f.
|
|
91 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi başka bir şey olarak ele almak |
treat someone or something as something f.
|
|
92 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi, başka bir şey saymak |
treat someone or something as something f.
|
|
93 |
Öbek Fiiller |
gelişip başka bir şey haline gelmek |
evolve from (something) into (something) f.
|
|
94 |
Öbek Fiiller |
evrim geçirip (başka bir şey) haline gelmek |
evolve from (something) into (something) f.
|
|
95 |
Öbek Fiiller |
bir şeyden başka bir şey yaratmak |
form something out of something f.
|
|
96 |
Öbek Fiiller |
bir şeyden başka bir şey yapmak |
form something out of something f.
|
|
97 |
Öbek Fiiller |
bir deneyimden başka bir şey elde etmek |
gain something from something f.
|
|
98 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden başka bir şey) uydurmak/yapmak |
make up (something) from (something) f.
|
|
99 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyleri) bir araya getirip (başka bir şey) yapmak |
make up (something) from (something) f.
|
|
100 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyleri) bir araya getirip (başka bir şey) yaratmak |
make up (something) from (something) f.
|
|
101 |
Öbek Fiiller |
bir şeyden başka bir şey yapmak/yaratmak |
make something up from something f.
|
|
102 |
Öbek Fiiller |
başka bir şey olarak küllerinden doğmak |
rise from (something) f.
|
|
103 |
Öbek Fiiller |
başka bir şey olarak yeniden doğmak |
rise from (something) f.
|
|
104 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) başka bir şey karşılığında almak |
barter for f.
|
|
105 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) başka bir şey karşılığında almak |
barter for something f.
|
|
106 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) başka bir şey karşılığında almak |
barter over something f.
|
|
107 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) başka bir şey karşılığında almak |
barter (something) for (something else) f.
|
|
108 |
Öbek Fiiller |
(bir partiye, gruba başka biri/bir şey) olarak giyinip gitmek |
go to (something) as (someone or something) f.
|
|
109 |
Öbek Fiiller |
(bir partiye, gruba başka biri/bir şey) kostümüyle gitmek |
go to (something) as (someone or something) f.
|
|
110 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi ezip başka bir şey haline getirmek |
grind something into something f.
|
|
111 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi öğütüp başka bir şey haline getirmek |
grind something into something f.
|
|
112 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi ufalayıp başka bir şey haline getirmek |
grind something into something f.
|
|
113 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi ezip başka bir şey haline getirmek |
grind into f.
|
|
114 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi öğütüp başka bir şey haline getirmek |
grind into f.
|
|
115 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi ufalayıp başka bir şey haline getirmek |
grind into f.
|
|
116 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi ezip başka bir şey haline getirmek |
grind something to something f.
|
|
117 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi öğütüp başka bir şey haline getirmek |
grind something to something f.
|
|
118 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi ufalayıp başka bir şey haline getirmek |
grind something to something f.
|
|
119 |
Öbek Fiiller |
yontarak başka bir şey haline getirmek |
hack out f.
|
|
120 |
Öbek Fiiller |
yayın, film, tv, video akışını kesip araya başka bir şey sokmak |
cut to (someone or something) f.
|
|
121 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey ile başka biri bir şey arasında bağlantı kurmak |
interface someone or something with someone or something f.
|
|
122 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden değerlendirmek |
see (something) against (something else) f.
|
|
123 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden değerlendirmek |
see something against something f.
|
|
124 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi başka bir şey, bir yer, bir alan içerisinde düşünmek/hayal etmek |
picture someone in something f.
|
|
125 |
Öbek Fiiller |
işinin başından kaldırıp başka bir şey yaptırmak |
call away f.
|
|
126 |
Öbek Fiiller |
üstüne (başka bir şey) giymek |
change into f.
|
|
127 |
Öbek Fiiller |
üstüne (başka bir şey) giymek |
change into (something) f.
|
|
128 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden başka bir şey) haline dönüşmek |
convert from (something) into (something) f.
|
|
129 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden başka bir şey) haline dönüşmek |
convert from (something) to (something) f.
|
|
130 |
Öbek Fiiller |
başka bir şey olarak da görev yapmak |
double as f.
|
|
131 |
Öbek Fiiller |
başka bir şey görevi de yapmak |
double as f.
|
|
132 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) yerine (başka bir şey) almak |
exchange (something) for (something) f.
|
|
133 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) üzerinden giderek (başka bir şey) yapmak |
fashion (something) into (something else) f.
|
|
134 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) üzerinden (başka bir şey) şekillendirmek |
fashion (something) into (something else) f.
|
|
135 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden) yola çıkarak (başka bir şey) yapmak |
fashion (something) into (something else) f.
|
|
136 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) alıp (başka bir şey) haline getirmek |
fashion (something) into (something else) f.
|
|
137 |
Öbek Fiiller |
(başka bir şey) haline getirmek |
fashion into f.
|
|
138 |
Öbek Fiiller |
(başka bir şey) şekillendirmek |
fashion into f.
|
|
139 |
Öbek Fiiller |
(başka bir şey) haline getirmek |
fashion out of f.
|
|
140 |
Öbek Fiiller |
-den başka bir şey üretmek |
fashion out of f.
|
|
141 |
Öbek Fiiller |
-den başka bir şey tasarlamak/geliştirmek |
fashion out of f.
|
|
142 |
Öbek Fiiller |
-den başka bir şey yaratmak |
fashion out of f.
|
|
143 |
Öbek Fiiller |
ufalayıp başka bir şey haline getirmek |
grind to f.
|
|
144 |
Öbek Fiiller |
ezip başka bir şey haline getirmek |
grind to f.
|
|
145 |
Öbek Fiiller |
öğütüp başka bir şey haline getirmek |
grind to f.
|
|
146 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden geliştirmek |
model (something) after (something else) f.
|
|
147 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden geliştirmek |
model (something) on (something else) f.
|
|
148 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şeyi başka bir şey olarak) kakalamak/yutturmak |
palm (something) off (on one) (as something else) f.
|
|
149 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka bir şey) gibi sunmaya çalışmak |
pass (someone or something) off (as something else) f.
|
|
150 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey başka biri/bir şeymiş) gibi yapmak |
pass (someone or something) off (as something else) f.
|
|
151 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka bir şey) olarak yutturmaya kalkışmak/çalışmak |
pass (someone or something) off (as something else) f.
|
|
152 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka bir şey gibi) kakalamaya çalışmak/kalkışmak |
pass (someone or something) off (as something else) f.
|
|
153 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka bir şey) olarak kakalamaya çalışmak |
pass (someone or something) off on (someone) f.
|
|
154 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şeyi başka bir şey olarak) kakalamak/yutturmak |
pawn (something) off (on one) (as something else) f.
|
|
155 |
Öbek Fiiller |
kendini (başka biri/bir şey) gibi göstermek |
pose as (someone or something) f.
|
|
156 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için vazgeçmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) f.
|
|
157 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için feragat etmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) f.
|
|
158 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için gözden çıkarmak |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) f.
|
|
159 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için kurban etmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) f.
|
|
160 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye başka biri/bir şey) uğruna kıymak |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) f.
|
|
161 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) uğruna harcamak |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) f.
|
|
162 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için vazgeçmek |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) f.
|
|
163 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için feragat etmek |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) f.
|
|
164 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için gözden çıkarmak |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) f.
|
|
165 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey/kendi ve başka biri/bir şey) arasında bir fark yaratmak |
set (someone, something, or oneself) apart (from someone or something) f.
|
|
166 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle/bir yerle başka bir şey/bir yer) arasında mekik dokumak |
shuttle from (something or some place) to (something or some place) f.
|
|
167 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle/bir yerle başka bir şey/bir yer) arasında gidip gidip gelmek |
shuttle from (something or some place) to (something or some place) f.
|
|
168 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle/bir yerle başka bir şey/bir yer) arasında mekik dokutmak |
shuttle from (something or some place) to (something or some place) f.
|
|
169 |
Öbek Fiiller |
(eski bir şeyi verip başka bir şey) satın almak |
trade (something) in for (something) f.
|
|
170 |
Öbek Fiiller |
(eski bir şeyi verip başka bir şey) satın almak |
trade (something) in on (something) f.
|
|
171 |
Öbek Fiiller |
bir şey yerine/varken (başka bir şey) kullanmak |
use (something) over f.
|
|
172 |
Öbek Fiiller |
yerine/varken (başka bir şey) kullanmak |
use over f.
|
|
173 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir grup başka şey arasından seçmek |
pick someone or something from someone or something
|
|
Phrases |
|
174 |
İfadeler |
tamamen başka bir şey |
something else entirely f.
|
|
175 |
İfadeler |
o başka bir şey, o başka bir şey |
something else entirely f.
|
|
176 |
İfadeler |
… başka bir şey, … başka bir şey |
something else entirely f.
|
|
177 |
İfadeler |
(bir şey) olmaktan çok (başka bir şey) |
not so much (something) as (something else) zf.
|
|
178 |
İfadeler |
(bir şey) olmaktan çok (başka bir şey) |
not so much something as something zf.
|
|
179 |
İfadeler |
(bir şey) olduğu kadar/olmasının yanı sıra (başka bir şey) de |
not so much (something) as (something else) zf.
|
|
180 |
İfadeler |
(bir şey) olduğu kadar/olmasının yanı sıra (başka bir şey) de |
not so much something as something zf.
|
|
181 |
İfadeler |
(bir şey) olmasını geçtim (başka bir şey) de |
not so much (something) as (something else) zf.
|
|
182 |
İfadeler |
(bir şey) olmasını geçtim (başka bir şey) de |
not so much something as something zf.
|
|
183 |
İfadeler |
bir şeyle başka bir şey arasında |
somewhere between zf.
|
|
184 |
İfadeler |
'-den başka bir şey yapamamak/kalmamak |
can but expr.
|
|
185 |
İfadeler |
benim için maktan başka yapacak bir şey yoktu |
there was no course open to me but to expr.
|
|
186 |
İfadeler |
elden/elimden vs başka bir şey gelmiyor/gelmedi/gelemezdi/gelmiyordu |
cannot but expr.
|
|
187 |
İfadeler |
-den başka bir şey değil |
nothing short of expr.
|
|
188 |
İfadeler |
yapacak/yapılabilecek/yapabileceğim başka bir şey yok/yoktu |
cannot but expr.
|
|
189 |
İfadeler |
başka türlü bir şey/biri |
he/she/it is something else expr.
|
|
190 |
İfadeler |
gözlerim senden başka bir şey görmüyor |
can't take my eyes off you expr.
|
|
Proverb |
|
191 |
Atasözü |
adına başka bir şey de deseydik gül yine aynı güzellikte kokacaktı |
rose by any other name would smell as sweet
|
|
192 |
Atasözü |
boş cüzdan kederden başka bir şey getirmez |
light purse makes a heavy heart
|
|
Colloquial |
|
193 |
Konuşma Dili |
gözün başka bir şey görmemesi |
eye full i.
|
|
194 |
Konuşma Dili |
nottan başka bir şey düşünmeyen öğrenci |
grade-grubber i.
|
|
195 |
Konuşma Dili |
elinde bulundurana sorundan başka bir şey sağlamayan şey |
a white elephant i.
|
|
196 |
Konuşma Dili |
elinden (başka bir şey) gelmemek |
cannot but f.
|
|
197 |
Konuşma Dili |
(bir şey) yerine (başka bir şey yapmayı) tercih etmek |
had (just) as soon (do something) f.
|
|
198 |
Konuşma Dili |
(bir şey yapmaktansa başka bir şey yapmayı) tercih etmek |
had (just) as soon (do something) f.
|
|
199 |
Konuşma Dili |
(bir şey) yerine (başka bir şey yapmayı) tercih etmek |
would (just) as soon do something f.
|
|
200 |
Konuşma Dili |
(bir şey yapmaktansa başka bir şey yapmayı) tercih etmek |
would (just) as soon do something f.
|
|
201 |
Konuşma Dili |
(bir şeylerden) başka (bir şey) çıkarmak/uydurmak |
make (something) from (other things) f.
|
|
202 |
Konuşma Dili |
(bir şeylerden) başka (bir şey) yaratmak/meydana getirmek |
make (something) from (other things) f.
|
|
203 |
Konuşma Dili |
(bir şey) olmaktan çok (başka bir şey) olmak |
be not so much (something) as (something else) f.
|
|
204 |
Konuşma Dili |
(bir şey) olduğu kadar/olmasının yanı sıra (başka bir şey) de olmak |
be not so much (something) as (something else) f.
|
|
205 |
Konuşma Dili |
(bir şeyden) çok (başka bir şey) olmak |
be not so much (something) as (something else) f.
|
|
206 |
Konuşma Dili |
bir şey olmaktan çok başka bir şey olmak |
be not so much something as something f.
|
|
207 |
Konuşma Dili |
bir şey olduğu kadar/olmasının yanı sıra başka bir şey de olmak |
be not so much something as something f.
|
|
208 |
Konuşma Dili |
(bir şeyden) başka bir şey olmamak |
be so much/many (something) f.
|
|
209 |
Konuşma Dili |
bir şeyden başka bir şey olmamak |
be so much/many something f.
|
|
210 |
Konuşma Dili |
-den başka yapabilecek bir şey olmamak |
cannot choose but f.
|
|
211 |
Konuşma Dili |
nottan başka bir şey düşünmeyen |
grade-grubbing s.
|
|
212 |
Konuşma Dili |
nottan başka bir şey düşünmeyen |
grade-grubbing s.
|
|
213 |
Konuşma Dili |
size yardımcı olabileceğim başka bir şey var mı? |
anything else can I do for you? expr.
|
|
214 |
Konuşma Dili |
yardım etmemi istediğiniz başka bir şey var mı? |
anything else can I do for you? expr.
|
|
215 |
Konuşma Dili |
başka bir şey istiyor musunuz? |
anything else can I do for you? expr.
|
|
216 |
Konuşma Dili |
(bir şey) yerine (başka bir şey yapmayı) tercih ederim |
I'd (just) as soon (as) do something expr.
|
|
217 |
Konuşma Dili |
(bir şey yapmaktansa başka bir şey yapmayı) tercih ederim |
I'd (just) as soon (as) do something expr.
|
|
218 |
Konuşma Dili |
başka türlü bir şey/biri |
he/she/it is something else expr.
|
|
219 |
Konuşma Dili |
seksten başka bir şey düşünmezler |
they're only after one thing expr.
|
|
220 |
Konuşma Dili |
saçmalıktan başka bir şey değil |
a lot of hooey expr.
|
|
221 |
Konuşma Dili |
ya da başka bir şey |
or otherwise expr.
|
|
222 |
Konuşma Dili |
başka bir şey sor |
ask me another expr.
|
|
223 |
Konuşma Dili |
başka bir deyişle (bir şey) |
can you/we say (something)? expr.
|
|
224 |
Konuşma Dili |
biri bir şey de yapabilir başka bir şey de |
he/she would just as soon do a (as b) expr.
|
|
225 |
Konuşma Dili |
bir şeyden başka bir şey değil |
little/nothing short of something expr.
|
|
226 |
Konuşma Dili |
bir şey yapmaktan başka |
short of something/of doing something expr.
|
|
227 |
Konuşma Dili |
(bir şey yapmaktan) başka yapılacak bir şey yok |
there's nothing (else) for it (but to do something) expr.
|
|
228 |
Konuşma Dili |
(bir şey yapmaktan) başka çare yok |
there's nothing (else) for it (but to do something) expr.
|
|
229 |
Konuşma Dili |
(bir şey yapmaktan) başka çıkar yol yok |
there's nothing (else) for it (but to do something) expr.
|
|
230 |
Konuşma Dili |
tamamen başka/farklı bir şey |
whole other thing expr.
|
|
231 |
Konuşma Dili |
az önce öyle demiyordun/başka bir şey söylüyordun |
you were saying? expr.
|
|
232 |
Konuşma Dili |
başka yardımcı olabileceğim bir şey var mı? |
how else may I help you? exclam.
|
|
233 |
Konuşma Dili |
sizin için yapabileceğim başka bir şey var mı? |
how else may I help you? exclam.
|
|
Idioms |
|
234 |
Deyim |
bir işle ilgili paradan başka bir şey düşünmeyen kimse |
a bean counter i.
|
|
235 |
Deyim |
sağlayacağı kazançtan başka bir şey düşünmeyen kimse |
a bean counter i.
|
|
236 |
Deyim |
paradan başka bir şey düşünmeyen |
an itching palm i.
|
|
237 |
Deyim |
paradan başka bir şey düşünmeyen |
an itchy palm i.
|
|
238 |
Deyim |
paradan başka bir şey düşünmeyen |
an itching palm i.
|
|
239 |
Deyim |
paradan başka bir şey düşünmeyen |
an itchy palm i.
|
|
240 |
Deyim |
iş hayatına (başka bir şey) olarak başlamak |
start (life) as (something) f.
|
|
241 |
Deyim |
iş hayatına (başka bir şey) olarak başlamak |
start off as (something) f.
|
|
242 |
Deyim |
başlangıçta başka bir şey olmak |
start (life) as (something) f.
|
|
243 |
Deyim |
başlangıçta başka bir şey olmak |
start off as (something) f.
|
|
244 |
Deyim |
(işi, görevi başka bir şey için) ertelemek |
clear the decks f.
|
|
245 |
Deyim |
(işi, görevi başka bir şey için) ertelemek |
clear the deck f.
|
|
246 |
Deyim |
aklında başka bir şey olmak |
have other fish to fry f.
|
|
247 |
Deyim |
başka bir şey haline getirmek |
fashion something into something f.
|
|
248 |
Deyim |
gözleri başka bir şey görmemek |
have eyes only for f.
|
|
249 |
Deyim |
paradan başka bir şey düşünmemek |
have an itching palm f.
|
|
250 |
Deyim |
(bir şey başka bir şeyin) yanında çocuk oyuncağı gibi kalmak |
make something seem like a picnic f.
|
|
251 |
Deyim |
(bir şeyi başka bir şey) gibi yutturmaya çalışmak/kalkışmak |
play (something) off as (something else) f.
|
|
252 |
Deyim |
(bir şeyi başka bir şey gibi) kakalamaya çalışmak/kalkışmak |
play (something) off as (something else) f.
|
|
253 |
Deyim |
başka bir şey olmak |
be another matter f.
|
|
254 |
Deyim |
başka/farklı bir şey söylemek |
tell a different story f.
|
|
255 |
Deyim |
başka/farklı bir şey söylemek |
tell another tale/story f.
|
|
256 |
Deyim |
başka/farklı bir şey söylemek |
tell a different tale f.
|
|
257 |
Deyim |
başka/farklı bir şey söylemek |
tell another story f.
|
|
258 |
Deyim |
başka/farklı bir şey söylemek |
tell another tale f.
|
|
259 |
Deyim |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaybetmek |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) f.
|
|
260 |
Deyim |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaptırmak |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) f.
|
|
261 |
Deyim |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) bırakmak |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) f.
|
|
262 |
Deyim |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) devretmek |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) f.
|
|
263 |
Deyim |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) teslim etmek |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) f.
|
|
264 |
Deyim |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) vermek |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) f.
|
|
265 |
Deyim |
başka bir konu/şey olmak |
be another thing f.
|
|
266 |
Deyim |
(bir şeyden) başka bir şey olmamak |
be nothing short of (something) f.
|
|
267 |
Deyim |
(bir şey yapmaktan) başka çare olmamak |
can't help (doing something) f.
|
|
268 |
Deyim |
(bir şey yapmaktan) başka çare olmamak |
can't help but (do something) f.
|
|
269 |
Deyim |
başkası/başka bir şey olarak düşünmek/hayal etmek |
envision as else f.
|
|
270 |
Deyim |
başkası/başka bir şey olarak gözünde canlandırmak |
envision as else f.
|
|
271 |
Deyim |
başkası/başka bir şey olarak tasavvur etmek |
envision as else f.
|
|
272 |
Deyim |
başkası/başka bir şey olarak zihninde canlandırmak |
envision as else f.
|
|
273 |
Deyim |
aklında başka bir şey olmak |
have other cats to whip f.
|
|
274 |
Deyim |
(bir şey) olur olmaz (başka bir şey) olmak |
no sooner (do something) than (do something else) f.
|
|
275 |
Deyim |
(bir şeyin) olmasıyla/bitmesiyle birlikte (başka bir şey) olmak |
no sooner (do something) than (do something else) f.
|
|
276 |
Deyim |
(bir şey) olduğunda (başka bir şey) daha yeni/henüz bitmiş/olmuş olmak |
no sooner (do something) than (do something else) f.
|
|
277 |
Deyim |
gözleri başka bir şey görmemek |
only have eyes for f.
|
|
278 |
Deyim |
gözleri (birinden) başka bir şey görmemek |
only have eyes for (one) f.
|
|
279 |
Deyim |
gözü (bir şeyden) başka bir şey görmemek |
only have eyes for (something) f.
|
|
280 |
Deyim |
gözünde (bir şeyden) başka bir şey olmamak |
only have eyes for (something) f.
|
|
281 |
Deyim |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaybetmek |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) f.
|
|
282 |
Deyim |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaptırmak |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) f.
|
|
283 |
Deyim |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) bırakmak |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) f.
|
|
284 |
Deyim |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) devretmek |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) f.
|
|
285 |
Deyim |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) teslim etmek |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) f.
|
|
286 |
Deyim |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) vermek |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) f.
|
|
287 |
Deyim |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaybetmek |
relinquish control over (something) (to someone or something) f.
|
|
288 |
Deyim |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaptırmak |
relinquish control over (something) (to someone or something) f.
|
|
289 |
Deyim |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) bırakmak |
relinquish control over (something) (to someone or something) f.
|
|
290 |
Deyim |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) devretmek |
relinquish control over (something) (to someone or something) f.
|
|
291 |
Deyim |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) teslim etmek |
relinquish control over (something) (to someone or something) f.
|
|
292 |
Deyim |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) vermek |
relinquish control over (something) (to someone or something) f.
|
|
293 |
Deyim |
başka/farklı bir şey söylemek |
tell a different, another tale/story f.
|
|
294 |
Deyim |
(birini/bir şeyi, başka bir şey/biri) gibi değerlendirmek/düşünmek |
treat (someone or something) like (someone or something else) f.
|
|
295 |
Deyim |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi düşünmek |
treat (someone or something) like (someone or something else) f.
|
|
296 |
Deyim |
(bir şeyle başka bir şey) arasında ince bir çizgi üzerinde yürümek/ilerlemek |
walk on a thin line between (something) and (something else) f.
|
|
297 |
Deyim |
gözü arzuladığı şeyden başka bir şey görmeyen |
consumed by desire s.
|
|
298 |
Deyim |
gözü (birinden/kendinden) başka bir şey görmeme |
as if the sun shines out (someone's) backside expr.
|
|
299 |
Deyim |
bunun arkasında başka bir şey var |
thereby hangs a tale expr.
|
|
300 |
Deyim |
bunun arkasında başka bir şey var |
therein hangs a tale expr.
|
|
301 |
Deyim |
(içecek vb.) başka bir şey ister miydiniz? |
care for another one? expr.
|
|
302 |
Deyim |
(içecek vb.) başka bir şey ister miydiniz? |
would you care for another one? expr.
|
|
303 |
Deyim |
(içecek vb.) başka bir şey ister miydiniz? |
care for another? expr.
|
|
304 |
Deyim |
hayalden başka bir şey değil |
(no more than) the man in the moon expr.
|
|
305 |
Deyim |
(bir şeyi) yakından incelersen büyük ihtimalle altından (başka bir şey) çıkar |
scratch (something) and you'll find (something else) expr.
|
|
306 |
Deyim |
(bir şeyi) eşelersen altından büyük ihtimalle (başka bir şey) çıkar |
scratch (something) and you'll find (something else) expr.
|
|
307 |
Deyim |
saçmalıktan başka bir şey değil |
a bunch of hooey [us] expr.
|
|
308 |
Deyim |
(bir şeyden) başka bir şey değil |
nothing if not (something) expr.
|
|
309 |
Deyim |
(bir şeyi) yakından incelersen büyük ihtimalle altından (başka bir şey) çıkar |
scratch a and you'll find b expr.
|
|
310 |
Deyim |
(bir şeyi) eşelersen altından büyük ihtimalle (başka bir şey) çıkar |
scratch a and you'll find b expr.
|
|
311 |
Deyim |
bunun arkasında başka bir şey var |
thereby hangs a tale expr.
|
|
312 |
Deyim |
bunun arkasında başka bir şey var |
herein lies a tale expr.
|
|
313 |
Deyim |
bunun arkasında başka bir şey var |
therein lies a tale expr.
|
|
314 |
Deyim |
bunun arkasında başka bir şey var |
thereby lies a tale expr.
|
|
Speaking |
|
315 |
Konuşma |
başka bir şey? |
anything else? expr.
|
|
316 |
Konuşma |
başka bir şey ister misin |
do you want anything else expr.
|
|
317 |
Konuşma |
başka yapılacak bir şey yok |
there is nothing else for it expr.
|
|
318 |
Konuşma |
başka bir şey konuşalım |
let's talk about something else expr.
|
|
319 |
Konuşma |
başka bir şey düşündüğün yok |
that's all you think about expr.
|
|
320 |
Konuşma |
bu vakit kaybetmekten başka bir şey değil |
a sheer waste of time expr.
|
|
321 |
Konuşma |
başka bir şey var mı? |
Is there anything else? expr.
|
|
322 |
Konuşma |
çay ya da başka bir şey ister misin? |
would you like to have tea or something? expr.
|
|
323 |
Konuşma |
ceplerinde başka bir şey var mı? |
is there anything else in your pockets expr.
|
|
324 |
Konuşma |
eklemek istediğin başka bir şey var mı? |
anything else you'd like to add? expr.
|
|
325 |
Konuşma |
tamamen başka bir şey |
whole nother thing expr.
|
|
326 |
Konuşma |
tamamen başka bir şey |
whole another thing expr.
|
|
327 |
Konuşma |
-mekten başka yapacak bir şey yok |
there is nothing for it but to expr.
|
|
328 |
Konuşma |
(onun) üzerinde başka bir şey var mı? |
does she have anything else on him? expr.
|
|
329 |
Konuşma |
(onun) üzerinde başka bir şey var mı? |
does she have anything else on her? expr.
|
|
330 |
Konuşma |
üzerinde başka bir şey var mı? |
do you have anything else on you? expr.
|
|
331 |
Konuşma |
(onun) üzerinde başka bir şey var mı? |
does he have anything else on him? expr.
|
|
Trade/Economic |
|
332 |
Ticaret/Ekonomi |
(başka bir şey almak için) varlığı elden çıkarmak |
turn f.
|
|
Gastronomy |
|
333 |
Mutfak |
(içkiyi vb.) başka bir şey katarak yumuşatmak |
temper f.
|
|
Biology |
|
334 |
Biyoloji |
biçim olarak başka bir şeye benzeyen şey |
homomorph i.
|
|
Librarianship |
|
335 |
Kütüphanecilik |
kitaptan başka bir şey olan |
nonbook s.
|
|
Slang |
|
336 |
Argo |
biri tarafından çöpe atılan fakat başkası tarafından alınıp başka bir amaç için değerlendirilen şey |
mongo i.
|
|
337 |
Argo |
biri/bir şey hakkında başka birine dert yanmak |
rag out f.
|
|
Modern Slang |
|
338 |
Modern Argo |
amacına ulaşmaktan başka bir şey düşünmeyen kimse |
achievaholic i.
|
|